22 Mart 2021 Pazartesi

SOKAK LEZZETLERİ

 

                                     SOKAK LEZZETLERİ





 

Sokak lezzetlerinin müdavimi olanlar bilirler. Her ürürün ve her satıcının kendine özgü bir sloganı vardır.

Simitçisinden, ciğercisine, kokoreççisinden erikçisine kadar.

Hal böyle olunca sokaklarda arz-ı endam eden lezzetle de doğal olarak bizi kendine çekip ve tabiri caizse gönül bağıyla bizleri kendisine bağlıyor.

Peki, tok insanı bile acıktıran bu lezzetlerin sırrı nedir.

Etrafa yayılan kokular, tıkırtılar, cızırtılar tezgahlara ve seyyar arabalara dizilmiş bir birinden renkli yiyecekler, içecekler, pişmekte ve kızarmakta olan nefis taamlar, satıcısının hayal gücünü ortaya koyan tezgah ve vitrini düzenleri ve bir sürü  şey iştahımızı kabartmaya ve bizi nefsimize yenik düşürmeye yetiyor.

Sokak lezzetlerini zevki sefa için, keyif için olanlar ve karın doyurmak için olanlar diye iki kategoride inceleyebiliriz.

Bir bardak şerbet, belki külahta dondurma yürek serinleten keyif vericilerden olsa da, soğuk kış günlerinde bir bardak sahlep içimizi ısıtmaya yetiyor.

Açlık kan şekerimiz düştüğünde özellikle köşe başlarının müdavimi olan müşebbek (halkalı tatlı) tatlıcıları ilk lokmada imdada yetişse de, nihayetinde acıkan midemizi teselli etmek, uçundan kenarından da olsa bir şeyler atıştırmak pek tabi ki ayak üstü yiyecek satıcılarında, seyyar arabacılarda ve sokak satıcılarında mümkün.

Tabi ki sokak lezzetleri lebi deya bir konu ve neyi yazsanız bir diğeri de eksik kalıyor.

Gelelim sokak satıcılarının geliştirip söyledikleri sloganlarına.

Çoğu zaman okul önlerinde, stadyum etrafında, çarşı köşelerinde ve bazen da semt pazarlarında karşılaştığımız bu esnaf grubu bakalım ürünlerini satarken neler söylüyorlar.

Bu arada her meslek erbabının bir raconu olduğunu da unutmamak gerek,

Erikçisinden, şerbetçisine, simitçisinden kavurmacısına kadar neredeyse her satıcının hayal ikliminden nameler dökülür çarı ve pazar meydanlarına.

*a-b-c-ç-d-e-f-g-Yumuşaaaaak gevreeeeek simiiiiiit.

Bizi ilkokul yıllarına götürüp ince bir naiflikle alfabeyi bir daha okuturken,

 

Köşe başında ki erikçi yazın ilk meyvelerinden olan insanın ağzını sulandıran can eriklerini koyduğu sepetinin önünde gülümseten sloganıyla meraklı bakışların kendisine yönelmesini sağlıyor.

*eriiiik, erik canım. Canım erik. Can erik. Köyden geliiiiik. Ellenmeyiiiiik. Satılmazsa biz yerik.



Ötelerden seyyar arabasında ciğer kavurması satan kavurmacı

*kavurma ayraaaaan, gersi yalaaaaaan.

Diye bağırarak sizi kendisine çağırır.

Peki ya şerbetçiye ne demeli. Sırtına yüklediği şerbet tulumbası ile ve elinde ki tasları birbirine vurarak çıkardığı dikkat çeken metal sesinine eşlik ettiği ve söylediği

*şakır şakır buzlu şerbeeeeet. Yangın yüreklere devaaaaa, Doktor reçetesi buuuuu.

Buz gibi şerbeeeeet.

Ağustos ayının yangın sıcağında tezgahının başında dondurmasını bir külah daha satmanın telaşında ki dondurmacıya kulak verdiğimiz de en melodik sloganı ardı ardına sıraladığını duyarız.



*ebelere, dedelere, ninelere, evde kalmışlara,gelin olmuşlara, doğum yapmışlara, imama, papaza, amcalara, beylere,hanım ablalara, çocuklara kaymaaaaak limoooon dondurmaaaaa.

Antakya nın saray caddesinde genellikle akşamları ortaya çıkan, başında külahı, elinde pamuk şekerlerin dizili olduğu sopasıyla pembe şekerlerini satan yaşlı şekerci amcanın bir çırpıda söylediği tekerlemeyi anlamak için ona iyice yaklaşmanız ve kulak kabartmanız gerek. Ve mutlaka bi tane de pamuklu şerker almalısınız.

*gel bak bal şeker, Yemeyenin canı çeker, aşkım acı çeker, yerli pamuk şeker, yeni çıktı bu şeker, yiyen pişman yemeyen pişman, almayanın canı çeker, pembeli şeker, pamuk şeker.

Camekanlı el arabasın da  şarkı söyler gibi kahke satan amcanın sözleri ise kahkesi kadar sıcakcıktır.

*Şen Anteke yolundan, yeni çıktı fırından, taş değirmen unundan, yağlı da var, şekerlide var, Halis kahkeeee.

Başında kırmızı fesi, sırtında limonata yüklü tulumbası ve elinde tuttuğu kocaman bir demet nanesiyle limonata satan yaşlı amcayı,

Özellikle pilajlarda ve deniz kenarlarında seyyar arabasında bici bici ve limon dondurma satan seyyar esnafı,

Yine özel tasarlanmış olduğu her halinden belli olan seyyar arabasında şarlgam satan şalgamcıyı ki şalgam suyunu tastan bardağa savurarak döker ki, üzerine tanesi

yani Kırıkhanın meşhur kıtır kara havuç dilimlerini de koyar.

*Tanesiz şalgam salçasız yemeğe benzer

Yaz aylarını özlemle anımsamamıza sebep olan mısırcıyı unutmamak gerek. Çünkü o değişmeyen çocukluk lezzetlerindendir. Közde pişmişine dökülen tuzlu su ile yine kendinden soyulmuş kabuğu da ambalaj gibi kullanılır ki asıl keyif de buradadır.

*gaynamış mısır, mısır gaynamış, sekiz sıra mısır. Süt mısır.Közde mısıııır.

 

 

Bu liste böylece uzayıp gider. Biliyorum sizler de bu yazıyı okuduğunuz da daha bir sürü sokak satıcısı ve onların sloganları gelecek aklınıza.

Doksanlı yılları yaşamış dostlarım sokak lezzetleri hakkında daha fazla anı biriktirmiştir mutlaka. Günümüz de ne acıdır ki elma şekercilerini, sıcacık şeker kaplı badem satıcılarını, akşam simitçilerini ve bozacıları artık göremiyoruz.

 

Elimizde bunlardan ne yazık ki bir elin parmakları kadar kaldı. Sokak satıcılarından bir şeyler almasak da bir selamı hak ediyorlar.

Kalın sağlıcakla.

Ünal Kahraman

12,20,2020

 

 

 

0 yorum :

Yorum Gönder